Vermektir Zenginlik

Korku tüccarları yönetiyor dünyayı, çünkü korku salınınca yüreğe insanı teslim alacaklarını çok iyi biliyor bu tüccarlar. Ne kadar kötü, merhametsiz ve gaddar olduklarını göstermek için küçücük bebekleri öldürüyorlar. Diyorlar ki insanoğluna, “bunu yapan daha neler yapmaz, ayağınızı denk alın, teslim olun, savaşmayın”. İnsan korkunca ya kaçar ya savaşır. Ama karşısındaki canavarı asla yenemeyeceğini bilen insan savaşmaz, ölmek istemez çünkü, kaçmak, sinmek, saklanmak ya da teslim olmak zorunda kalır.
Dünyayı yöneten tüccarların tek silahı KORKU!!! İnsan korkmalı ki bu güçten kapitale hizmet etsin. Nasıl mı?

Tüketerek…
Terör, savaş, açlık, katliamlar… Hepsi korkutmak için insanoğlunu. Neden haberlerde onca kötü şeyi gözümüze sokuyorlar? Medyada ellerinde değil mi? En çok da oradan vurmuyorlar mı bizi? Biz izledikçe, gördükçe, duydukça daha çok korkuyoruz. Korkumuzdan onlar gibi olmamak için, çalışıyoruz. Para=Güç mesajını öyle bir çektirmişler ki taaa ciğerlerimizin içine işlemiş. Ne kadar çok para olursa o kadar güçlü oluruz sanıyoruz, sandırılıyoruz yani kandırılıyoruz.
Neden en çok da gelişmemiş ülkeler, ekonomik olarak zayıf insanlar katlediliyor. İşte tam da bu yüzden. Parasız=Güçsüz mesajı beyinlerimize yerleşsin diye. Güçlü görünmek için giyiniyoruz, takıyoruz, takıştırıyoruz. Kimse beğenilmek için yapıyorum ben demesin boşuna!! Arabalar, evler alıyoruz. Hangisi daha gösterişli olursa o daha güçlü görünüyor çünkü diğerlerine. Güçlü olan güvende olacağına inandırılıyor çünkü. Çalış, kazan, harca üçlemesi.
Güç uğruna farkında olmadan kapitalin kölesi olmuşuz hepimiz. Böylece Unuttuk aslında kime köle olmamız gerektiğini!!!
Ağaç=kapital
Yılan=Medya
Cehennem=Dünya
Adem&Havva=Tüketici
Cennet=Üretim
Ne zaman ki korkunun esiri olmaktan kurtulur insan, o zaman biter tüm kötülükler. Kötüyü de iyilik ve sevgi üretmek yok eder. Bunun için de cesaret yeter. Karşılıksız Vermekte en büyük zenginlik (güç), artık kimin gücü ne kadarını vermeye yeterse.
Korkulardan özgür kalmış bir dünya dilerim.


Paylaş: